Afyon Kocatepe Üniversitesi Deprem Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Çağlar Özkaymak, Afyonkarahisar bölgesinde haritalanan diri fayların 6.8 büyüklüğüne kadar deprem üretme potansiyeli olduğunu söyledi. Özkaymak, merkez olarak Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi ile birlikte 8 Ağustos 2019 tarihinde Denizli’nin Bozkurt ilçesinde yaşanan depremin (Mw:5.7) ardından bölgede ön inceleme yaptıklarını belirtti. Yapılan inceleme ve bölgedeki deprem hareketliliği ile ilgili bilgiler veren Özkaymak, şunları söyledi:“Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nün (MTA) 2012 yılında yaptığı yeni değerlendirmelere göre Afyonkarahisar’ı da içine alan bu bölgelerde yıkıcı deprem üretme potansiyeli taşıyan diri fayların olduğu gözlemleniyor. Bunlarından biri de bölgede depreme neden olan Acıgölün hemen güneyindeki Gemiş fayı. Bu fayın uzunluğuna ve büyüklüğüne bakıldığında bu tür depremlerin olması çok normal ve bizim beklediğimiz depremlerdi. Kandilli Rasathanesine göre 5.7 AFAD’a göre 6 büyüklüğündeki bu depremleri daha önce Dinar’da da görmüştük. Burdur’da meydana gelmişti 6.2 büyüklüğünde. Bu tür depremler bu bölgede belirli periyotlarla meydana geliyor. Bunlar beklenen depremler.” Bu depremlerin ardından yeni depremler gelip  gelmeyeceğine dair açıklamalarda da bulunan Doç Dr. Özkaymak, yaşanan depremlerin bölgedeki diğer diri faylar üzerinde bir enerji birikmesine neden olduğunu sözlerine ekledi.

Bölgenin 6,8 büyüklüğünde deprem potansiyeli var

Özkaymak, “Bu tür sarsıntılar bölgedeki diğer kırılmayan faylara tektonik bir yük bindirmesi, bir enerji birikimine sebep oluyor. Dolayısıyla bölgeye baktığımızda deprem üreten bu bölgenin yani Acıgöl grabeninin hemen kuzeyinde Çivril Grabeni son zamanlarda kırılmayan diri faylara sahip. Biraz daha kuzey doğuya gelindiğinde Tatarlı fayı var kırılmayan. Daha da kuzeyde Banaz ve Sinanpaşa fayları var. Afyonkarahisar merkezinin bulunduğu bölgelerde çok fazla diri fayın olduğunu görüyoruz. Bunlar Gecek, Gazlıgöl, Erkmen, faylarıdır ve Afyonkarahisar merkezini direk etkileyebilecektir. Bizim bulunduğumuz bölgedeki Afyon- Akşehir grabeni büyük ölçekte baktığımızda Balıkesir ile Ilgın arasında geçmişte çok sayıda deprem üretmiş. Bu fayın bizim için deprem üretme periyotları çok önemli. Çünkü her fayın bir deprem üretme periyodu var. Bu fayların Afyonkarahisar için 6.8 büyüklüğünde deprem üretme potansiyelinin olduğunu görüyoruz. Ama iki yıl içinde bir deprem olacak diye bir şey söylemek çok iddialı bir söylem olur” diye konuştu.

Bölgede paleosismolojik çalışmalar yapılıyor

Özkaymak, Afyon- Akşehir grabeni içinde MTA tarafından paleosismik incelemeler yapmak için hendekler açıldığını fayda tarihsel dönem içinde gerçekleşen depremlerin verilerine ulaşıldığını aktardı. AKÜ olarak Ulusal Deprem Araştırma Programına yaptıkları öneri ve hazırladıkları proje ile Simav- Akşehir fayında oluşan depremlerin periyotlarını belirleme çalışması yapmayı planladıklarını dile getiren Özkaymak, şöyle konuştu; “Eğer bu proje kabul edilirse fay üzerinde yapılacak çalışmalarla faydaki deprem periyodu ile ilgili geniş veriler elde edebileceğiz. Bu sayede biz bu fayların deprem üretme potansiyeline daha sağlıklı ulaşabileceğiz. Buna benzer bir çalışmayı Bolvadin fayında yapmıştık. Bolvadin fayı yaklaşık bin yılda bir 6 dan fazla büyüklükte deprem üretiyor. Ve en son 500 yıl önce bir deprem meydana geldiği kayıtlarımızda var. Yani Bolvadin de 500 yıl içinde bir deprem bekleyebiliriz. Afyonkarahisar bölgesindeki deprem periyotları Kuzey Anadolu’daki deprem periyotlarına göre biraz daha uzun.

Deprem uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Çağlar Özkaymak, Afyonkarahisar’da deprem gerçeğinin bulunduğunu ve buna göre imar planları çıkarılması gerektiğini dile getirdi.

Diri fay bilgileri imara esas olacak ölçekte imar plan haritalarına işlenmeli

Özkaymak, diri faylardan uzak, yer altı su seviyesinin yüksek olmadığı, suya doygun zeminden uzak kayalık zeminlere sağlam konutların yapılması ile deprem zararlarının en aza indirileceğini belirterek şunları söyledi. “Afyonkarahisar ve ilçelerinin neredeyse hepsi diri faylar üzerinde kurulu. Bunun için imar plan haritalarına diri fay bilgileri, yer altı su seviyesi ve zeminin jeoteknik özellikleri işlenmeli. Bu üç kriteri karşımıza aldığımızda biz imara açacağımız yerleri daha sağlıklı belirleyebiliriz. İmara ve yerleşime açılacak yerler bu bilgilere göre belirlenmedir. Ama bugün bu tür haritalar olmadığı için gelişi güzel bir imara açılma yaşanıyor. Kentin imara açılacak yeni yerleşim alanları bu kriterlere göre yapılacak çalışmayla belirlenmelidir. Kentsel dönüşümlerin de bu haritalar hazırlandıktan sonra yapılması daha doğru olur”

Kaynak: Kanal 3 Televizyonu

15 Ekim 2019, Salı 19870 kez görüntülendi